Bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Orta Asya devletleri önce devletlerini inşa etmeye çalışmışlar, bu süreçte de gerek Bağımsız Devletleri Topluluğu üyeliği üzerinden Sovyetler Birliği sonrası bölgesel işbirliği süreçlerine katılmışlardır. Fakat bu süreçte Orta Asya ülkeleri kendi aralarındaki örgütlenme çabaları başarıya ulaşamamıştır. Ulaşamamaları da çeşitli sebeplere bağlanmıştır. Örneğin, ülkeler arasındaki ekonomik etkileşimin yetersizliği bu başarısızlığın sebeplerinden biri olarak öne sürülen tezlerdendir. Deniz kıyısına sahip olmayan bu ülkelerin birbirlerine ekonomik olarak ne kadar bağlı olması gerektiği düşünüldüğü zaman ekonomik etkileşiminin yetersizliği tezinin önemi de anlaşılacaktır. Bu bağlamda bölge ülkelerinin ekonomik kalkınma hamlelerini başlatmaları ve sürdürmeleri bunu da öncelikle bölgesel daha sonra da küresel bir bütünleşme süreci içerisinde yapmaları gerektiği anlaşılmaktadır. Diğer sebep olarak ise, liderlerin tercihleri ile alakalıdır. Liderlerin bölge siyasetinde ne kadar etkili olduğu Orta Asya’daki süreçler takip edildiği zaman görülmektedir. Liderlerin farklı tercihleri bölgeselleşme süreçlerini de olumsuz etkilemiştir. Liderlerin farklı ekonomik modelleri benimsemesi, Kazakistan ve Türkmenistan sahip oldukları hidrokarbon kaynaklar bu devletlerin tercihlerinin de farklılaşmasına sebep olmuştur.
Özbekistan’ın kurucu Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, ülkesindeki ekonomik dönüşümü, örneğin komşu Kırgızistan’ın Şok Terapisi politikasından farklı olarak, yavaş, zamana yayarak ve aşamalı olarak gerçekleştirmeye çalışmıştır. Ülkeyi otoriter bir şekilde yöneten Kerimov ekonomi politikası sebebi ile ülke içine kapalı, ithal ikamesine dayanan bir politika uygulamıştır. Eylül 2016 sonrasında, yani Kerimov’un ölümü ardından, liderliği devralan Şavkat Mirziyoyev ile beraber ekonomik bir dönüşüm sürecinin kapıları açılmıştır. Özbekistan’da uygulamaya başladığı liberal politikaları ile ülke ekonomisinde yapısal ve köklü değişimler gerçekleştirmiştir. Rekabetçi piyasa teşviki, sabit dolar kurundan dalgalı dolar kuruna geçiş, vatandaşların döviz erişiminin sağlanması ve Özbekistan ekonomisinin dışa açılması gibi değişimler bunlardan birkaç tanesi olarak göze çarpmaktadır.
7 Şubat 2017 tarihinde Mirziyoyev’in imzalaması ile yürürlüğe giren beş öncelik alanına sahip “2017-2021 Kalkınma Planı” da bu kapsamda değerlendirilmektedir. Bölgesel kalkınmanın, küresel anlamda bölgenin ekonomik rekabet gücünü artırmadan olmayacağının farkında olan Özbekistan, izlediği aktif politikalar ile bölgesel iş birliğinin lokomotifi olarak ön plana çıkmıştır. Pandemiden tüm ülkeler gibi etkilenen Özbekistan, bu denli sert hissedilen beklenmedik krize rağmen kalkınma planını uygulamaya koyabilmiştir.
Ekonomik kalkınma hedefini durmadan devam ettiren Özbekistan Mirziyoyev sonrası ikincisi olan “2022-2026 Kalkınma Planı”nı 28 Ocak’ta imzalamıştır. Benzer hedefler güdülen planda yedi öncelikli çalışma alanı belirlenmiştir. Kısaca bu alanlar; ekonomi, enerji kaynakları ve endüstriyel üretim, yatırım, ihracat, şehir ve kentleşme, toprak ve turizm olarak belirlenmiştir.
Özbekistan’ı ekonomik gelişimini hedefleyen Kalkınma Planı’nın maddeleri incelendiğinde aşağıdaki alanlarda ilerleme gösterilmesi planlanmıştır.
Gayri safi yurtiçi hasılanın 1,6 kat artırılması, |
2030 yılında kişi başına düşen gelirin 4 bin dolar olarak hedeflenmesi, |
Yıllık enflasyonun %5 düşürülmesi, |
Devlet bütçe açığının GSYİH’in %3’ünden ve dış borç seviyesinin yıllık 4,5 milyar dolardan fazla olmaması, |
Her bölgenin bütçesinin %5’lik bir kısmının halkın talepleri üzerine belirlenen acil sorunlara ayrılması, |
Sanayinin GSYİH içindeki payını artırarak üretimde 1,4 kat artış sağlanması ve bunun sağlanması için çeşitli alanlarda faaliyet gösteren 23 büyük işletmenin uluslararası kredi notu alarak fon çekmesi ve yurtiçi-yurtdışı piyasalardan bağımsız olarak faydalanabilmesi, |
Elektrik arzındaki tekelin kaldırılarak bu alanda piyasa mekanizmalarının geliştirilmesi, |
Enerji ve doğalgaz piyasalarının serbestleşmesi, |
Enerji verimliliğinin %20 oranında artırılması ve yenilenebilir enerji payının %25 seviyelerine çıkartılması ve doğalgaz tüketiminden tasarruf edilmesi, |
Sosyal koruma garantilerinin oluşturulması, |
Devlete ait şirketlerin özelleştirilerek 14 tekelin varlığına son verilmesi, |
2026 yılına kadar elektrik üretiminin 100 milyar kWh’a çıkarılması, |
GSYİH başına zararlı gaz emisyonlarının %10 oranında azaltılması, |
Petrol, bakır, kimya, otomotiv, yapı ve tekstil sektörlerinde iyileştirmelerin yapılarak üretimin artırılması, |
Dijital ekonominin gelişimini sağlayarak reel, bankacılık ve finans sektörlerinde dijitalleşme düzeylerinin%70’e çıkarılması, |
Yazılım sektöründeki ticari hacmin %5 ve ihracatın ise %10 artırılması, |
70 milyar dolarlık kısmı doğrudan yabancı yatırımı olmak suretiyle 120 milyar dolarlık yatırım yapılması, |
Bünyesinde bulunan vilayetlerin yabancı ülkelerle ekonomik ilişkileri kurmasının sağlanması (Siriderya-Çin, Surkhanderya-Rusya, Cizzak-Hindsitan), |
Vilayetlerde çeşitli alanlarda merkezlerin kurulması, |
Her yıl başkentte Uluslararası Yatırım Forumu düzenlenmesi, |
Borsa cirosunun 35 kat artırılması, |
Devlet hisseli bankaların dönüşümünün tamamlanması ve özel sektörün bankalardaki payının %60’a çıkarılması, |
İhracat hacminin yaklaşık 2 katı olan 30 milyar dolara çıkarılması ve özel sektörün bu miktar içindeki payının %60 kadar olması, |
Komşu devlet sınırlarında serbest ticaret bölgelerinin kurulması, |
Özel sektörün GSYİH içindeki payının%80’e çıkarılması, |
İllerde 200 yeni sanayi bölgesinin oluşturulması, |
İşletmelerin vergi yükünün GSYİH içindeki payının %25’e düşürülmesi, |
Çiftçilerin gelirlerinin iki katına çıkartılması ve tarım sektöründeki hacmin %5 artırılması, |
Bölgesel ürün uzmanlaşmasının gerçekleştirilmesi ve meyve bahçelerindeki alanın artırılarak ihracat potansiyelinin artırılması, |
Arazi tahsis işlemlerinde halka açık rekabetin artırılması, |
Su yönetim sistemi reformunun gerçekleştirilmesiyle su ve elektrik tüketiminin daha verimli olmasını sağlayarak tüketimin azaltılması, |
Hayvancılığın desteklenerek payının artırılması, |
Belirli bölgelerin daha fazla yerleşik nüfusa sahip olmasının sağlanması ve kentleşme düzeylerinin geliştirilmesi, |
Halkın yaşam kalitesini değerlendirmesi amacıyla “Kent Konfor Endeksi”nin yapılması, |
Modern yerleşim alanlarının eski konutların yerine inşa edilmesi, |
Elektrik, yol, kanalizasyon gibi altyapı sistemlerinin güncelleme ve iyileştirme işlemlerinin yapılması ve atık su artıma tesislerinin kaldırılarak yerine devlet ve özel iş birliği içinde yeni tesislerin kurulması, |
İstihdam hacminin 3,5 milyon artırılması ve hizmet hacminin de bu oranda artması, |
GSYİH’in %50’sinden fazla kısmını oluşturan kayıt dışı ekonominin 3 kat azaltılması, |
Yerli turistin 9, yabancı turistin ise sayısının ve 12 milyonun üzerine çıkarılması, |
Semerkand’ın “Ebedi Şehir” kompleksi ile turizm merkezi haline getirilmesi, |
Özbekistan bir açıdan Sovyetler Birliği zamanında uygulanan beş yıllık kalkınma planlarına devam ederken, içerik olarak incelendiğinde serbest piyasanın gerktiği hamleleri de gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Oluşturmak istediği makro-ekonomik istikrar ve rekabet ortamı, belirlediği sektörel ve bölgesel öncelikleri ve sanayileşme stratejileri ile üst-orta gelirli bir devlet olmayı amaçlamaktadır. 5 yıllık Kalkınma planında ayrıca ülkenin farklı vilayetlerini de hedef alan projelere de vurgu yapılmaktadır. Böylece, bölgelere göre kalkınma öncelikli sektörlere destek sağlanması düşünülmektedir.
Hedefleri temel olarak, sosyal, ekonomik, enerji, finansal, turizm ve bölgesel hedefler olarak sınıflayabiliriz. Rakamsal olarak bakıldığında Özbekistan yönetiminin gelecek beş yıldan beklentileri büyüktür. Hedeflerin gerçekleştirilmesi ancak yoğun çalışma ve büyük bir potansiyelin oluşturulması ile mümkün olacaktır. Bölgesel ve küresel iş birliklerine verilen önem potansiyelin oluşturulması için belirlenen stratejiyi de anlaşılır kılmaktadır.
Ekonomik kalkınmanın ya da neoklasik ekonomik dönüşüm diyebileceğimiz sürece girmenin gerekliliklerinden birisi de kurumsal ve siyasal süreçlerin sağlıklı ilerleyebiliyor olmasıdır. Sovyet sonrası dönemde gündeme gelen yolsuzluk, rüşvet, nepotizm ve otoriter yönetim yaklaşımlar kalkınma olumsuz etkilemiştir. Bu açılardan kalkınma odaklı ekonomik dönüşüm modellerin başarıya ulaşabilmesi için sadece ekonomi sektöründe değil siyasal hayatta önemlidir. Kısaca ifade etmek gerekirse, Özbekistan’ın ekonomik kalkınma planının beklenen etkiye ulaşabilmesi için siyasetin bürokrasi, yasama, yargı ve halk üzerindeki etkisinin de düzenlenmesi gerekmektedir.
Osman MİCAN